KORONA GÜNLERİNDE DÜNYA İNSANLARININ DUYGUSAL HARİTASI
Yaşadığımız pandemi döneminin sıra dışılığının ve trajedisinin farkındayım ancak olumlu açıdan bakacak olursam karantina döneminde evimde bol bol okumaya vaktim olmasına da memnunum.
Geçen gün pandemi hakkında yabancı kaynaklardan farklı bilgiler arayışındayken enteresan bir blog ile karşılaştım.
Yaşadığımız korona virüsü pandemisi dönemine dair, tüm dünya insanlarının kendilerini ifade edebileceği bir anı defteri, bir günlük… Dünya haritası üzerinde yerlerini işaretleyip, karantina döneminde neler yaptıkları ve pandemiye nasıl anlam yükledikleri ile ilgili güncel ve duygusal durumlarını paylaştıkları bu blog bana çok anlamlı geldi. Bu duygusal coğrafya haritası üzerine tıklayarak , pek çok ülkeden katılım gösteren insanların bakış açılarını ve duygu durumlarını okumak ilginçti.
Duygusal coğrafya , duygular ile yer veya mekân arasındaki dinamik ve tekrarlanan ilişkileri inceler. Yaşanılan yerin coğrafyasının oluşturduğu duyguların, farklı ilişkilerin bir parçası haline gelmesiyle, farklı devinimler ve etkileşimlerden nasıl ortaya çıktığını anlamaya çalışır.
Söz konusu tüm insanlığı etkileyen bir virüs olduğunda, coğrafya ve mekansal dinamikler sanırım bir farklılık oluşturmuyor, elbette yaşanan duygular ortak. Kaygı,korku,panik ,stres, izolasyon ya da aşırı umursamazlık. Her bir duygu da hayatta kalabilmemiz ve hayata devam edebilmemiz için gerekli.
Birkaç yıl önce Finlandiyalı bilim insanlarının yaptığı bir deneyde , duyguların insan vücudunda oluşturduğu etkiler incelendi. Bu inceleme yapılırken özellikle farklı etnik gruplar ve coğrafyalardan insanlar seçildi. Finlandiya, İsveç , Tayvan, İngiltere,Çin gibi gibi farklı coğrafyalardan seçilen 700’den fazla katılımcıya , duygularını tetikleyen videolar, resimler, yüz ifadeleri ve kelimeler gösterildi. Katılımcılara bağlanan ve metabolizmadaki hareketleri ölçen özel alıcılar, hangi duyguların vücudun hangi bölgelerini harekete geçirdiğini tespit etti. Bu verilere göre , öfkenin kollar ve göğüs kafesini harekete geçirdiğini, sevginin dizlerden yukarıyı etkilediğini, depresyonun kollar ve bacaklarda his kaybına neden olduğunu, kaygının da en çok göğüs kafesini ele geçirdiğini gören bilim insanları, sadece mutluluk duygusunun tüm vücudu sardığını gözlemledi.Bu deneyin ortaya çıkardığı bir diğer şaşırtıcı sonuç ise tüm bu duyguların farklı etnik kökenlerden deneklerde aynı sonuçları vermesi oldu. Bu araştırmayı yürüten bilim insanları , en temel duyguların insan vücudunda evrensel bir etki yarattığı sonucuna vardı.
En temel duygularımızın açığa çıkmasına neden olan korona virüs pandemisinde duyguların coğrafya tanımadığına şahit oluyoruz. Bakın insanlar, dünyanın dört bir köşesinden , hangi duygularla mücadele ettiklerini nasıl anlatıyorlar.
Türkiye ,İzmir
“ Sıklıkla insanların karantina günlerini 1. gün 2.gün diye saydıklarını, hashtaglediklerini görüyorum. Ben kaç gündür evdeyim saymadım, sanırım bunun sebebi zaten sosyal fobim sebebi ile aslında devamlı evde vakit geçirmem. Evim, sadece anı yaşadığım güvenli alanım ve şimdi herkesin güvenli alanı. Belki de evden çıkmamayı hiç dert etmediğim için bu virüs karşısında kaygım çok düşük çünkü her zamankinden daha güvendeyim. Dışarı çıkmayı da asla düşünmüyorum.”
İngiltere, Londra
“Bu durum bana çok gerçek dışı geliyor- bildiklerimiz ve tecrübe ettiklerimizin ötesinde ,normalleştirmeye çalıştığımız ama aslında bildiğimiz “ normal” değil. Normal olarak bildiğimiz herşey askıya alındı . Tüm dünyadaki insanlar, aynı şeyi düşünüyor ve konuşuyorlar, aynı zamanda benzer duyguları, soruları ve endişeleri paylaşıyorlar. Dünya tarihinde böyle bir dönem daha önce hiç yaşanmamış olabilir. Buradaki fırsatlar neler? Kendimize hangi soruları sormamız gerekiyor ? Gündelik krizlerin, kişisel felaketlerin ve birçok adaletsizliğin normalleştirildiği, özelleştirildiği ve görünmezleştirildiği bu dönemde hangi cevapları bulmamız gerekiyor ? Kişisel yaratıcılık ve ahlaki değerler hakkında tüm yaşamı tekrar yapılandirebilecek gücü bulabilir miyiz? “
Kanada Edmonton
“Hep birlikte yalnızlığı yaşıyoruz..”
ABD- Washington D.C
“Göğsümde 2 haftadır bir ağrı var, hatta başım da ağrıyor ama bunun virüs olmadığını biliyorum. Bu sadece benim kaygım. Her gün ne olacağı konusunda endişeleniyorum. Her gün sayının daha da arttığını görüyorum ve sonra enfeksiyonda Çin’i ve İtalya’yı geçtiğimizi görüyorum. Dört gözle beklediğim her şey iptal edilmiş olmasına rağmen olumlu kalmaya çalışıyorum ama hayal kırıklığına da uğradım. Babamın işinin ne olacağını ve eve ne getirebileceğini düşünmemeye çalışıyorum. Erkek arkadaşımı tekrar ne zaman görebileceğimi düşünmemeye çalışıyorum; Virüse maruz kalmış olabileceği için kendini karantinaya aldı. Yeterli maskemiz yok, dışarı çıkmaya korkuyorum. Ölürsem bedenimi beyaz sarayın merdivenlerine koysunlar çünkü önlem almakta geciken Trump’dan nefret ediyorum. Ne zaman eski günlere dönebileceğiz.”
ABD- Dallas
“Ben genellikle bütün gün kanepede oturmayı ,dizilerimi izlemeyi ve öğlene kadar kadar uyumayı seven biriyim, ama karantina döneminde tek yapmak istediğim şey dışarı çıkmak. Mezuniyetimiz iptal oldu, online derslere hiç motive olamıyorum. Bazen nefes alamıyorum gibi hissediyorum, anneme ateşim var mı diye sorup duruyorum. Bir de okulun verdiği bir sürü ödev var, bu psikoloji ile nasıl onlara odaklanabilirim ?”
Kanada- Ontorio
“Gülümsüyorum, sakinleşmeye çalışıyorum, yapacaklarımın listesini yapıyorum. Oğlumla ve kocamla ilgileniyorum. Çamaşırlar, yemek, hijyen,kitap okuma. Herşey güzel giderken bir bakıyorum ellerim titremeye başlamış, nefes alamıyorum. Eşim bana “benimle birlikte nefes al ,yüzüme nefesime bak ,burnundan al ağzından üfle, yanındayım” diyor.Evet panik ataklar yaşıyorum. Eşim ellerimi tutuyor, beni sakinleştiriyor. Birazdan eşim oğlum ve kedilerimizle yatağımıza gireceğiz. Birlikte güvende ve mutluyuz. Gözüme uyku girmiyor, yarın neler yapacağımı düşünüyorum. Haberler, Çin ,İtalya,İran,New York neler oluyor okuyacağım, yeterli maske var mı , dezenfektanızmız bitti mi, karantina ne kadar daha devam edecek, kapitalizm, semptomlar, bulaşıcılık, immün sistemi kuvvetlendirmek..Tanıdıklarım arasında acaba virüs bulaşan var mı ? Sonra komşumuz olan bazı gençlerin ellerinde yemeklerle hastaneye doğru gittiklerini hatırlıyorum, sağlık çalışanlarına yemek taşıyorlar. Yaşlı insanların kapılarını çalıyorlar. Bu muhitte çok da alışkın olmadığımız bir durum. Bu gençleri daha önce hep müzlik dinleyip takılırlarken görüyordum. Bir şeyler mi değişiyor ? Bunu hatırlayınca kalbim ısınıyor, gülümsüyorum. Evet korkuyorum ama çıkaracağımız dersler var ve dünya belki de daha iyi bir yer olabilir. Yarın uyanacağım ve her şey daha iyi olacak….”
Endonezya
“İlk başta, Covid 19 corona virüsü Wuhan’da ilk duyduğumuzda her şey çok kötü görünüyordu, ama gündelik hayatımız devam ederken insan o kadar da kötü olamaz, çaresi bulunur diye düşünüyor. Ölenler vardı ama çoğu insan iyileşiyor diye iş arkadaşlarımla konuşuyorduk. Birbirimize moral verip günük hayatımıza sanki covid19 buraya hiç uğramayacakmış gibi devam ediyorduk. Endonezya’da şimdiye kadar 790 doğrulanmış vaka ve 58 ölüm var. Sağlık sistemi buna hazır değil. Kasabamdaki başka bir üniversiteden öğretim görevlisi ilk enfekte olanlardan biriydi. Haberleri fakülte WhatsApp grubunda paylaştık. Birisi “Neredeyse iyileştiğini duydum” dedi. Ama İki gün önce vefat ettiği haberi okudum. Bu haber üzerine kimse WhatsApp grubumuza hiçbir şey göndermedi. Herkes sessizleşti ve geri çekildi. Yaklaşık 20 yıldır Endonezya’da yaşayan bir Alman vatandaşıyım.. Burası benim evim. Evet, immün yetmezliğim var ve burada kalmak bir risk. Ancak şu anda, Almanya’ya seyahat etmek de oldukça büyük bir risk olacaktır. Orada nerede kalırım? Yaşlı ailemle kalsaydım sağlıklarını da riske atardım. Hayır, gitmiyorum. Buraya ait olduğumu hissediyorum. Almanyadan yakın arkadaşım , muhtemelen Almanya’da olmamın daha iyi olacağını söyledi. Bana olan sevgisi ve ilgisi ,beni düşünmesi kalbime dokundu. Ama aynı zamanda paniği beni ürküttü , beni strese soktu ve köşeye sıkışmış hissettim. Ertesi gün boyunca, huzursuz ve ne düşündüğümden emin değildim. Haklı mıydı?
Ailem dindar değil ve bu zor zamanlarda tutunabilecekleri çok şey olup olmadığını bilmiyorum.Bense 9 senedir müslümanım. Annem yeni inancımı kabul etmekle ilgili kısa bir dönem problem yaşadı. Ama geçen gün telefonda konuşurken “inancın sana yardım edecektir “ dedi. Dua ediyorum, meditasyon yapıyorum. Evden çıkmıyorum ve umutluyum. Atlatacağız..Böyle düşünmek istiyorum. ”
Bir kaç aydır takıntıları ile ilgili olumlu aşamalar kaydettiğimiz bir danışanım: Panik ataklarım ve takıntılarım geri geldi,. Bütün gün eşime ya da aileme zarar verebileceğim endişesini üzerimden atamıyorum. Çoğu zaman ağlıyorum. Geceleri nefes alamayarak uyanıyorum. Kollarım ve bacaklarım uyuşuyor, dün oturduğum yerden kalkıp yürüyemedim bile. İlaç içmeye tekrar başladım. Günler bu şekilde katlanılmaz..
Uzun süredir duygu durum bozukluğu ve yaygın kaygı bozukluğu ile ilgili çalıştığım bir başka danışanım : Enteresan şekilde çok dingin ve huzurluyum. Evde yemekler yapıyorum ,kitap okuyorum. Uzaktan çeviri işi edindim, bu da bana çok iyi geldi. En azından bir işe yaradığımı hissediyorum. 20 gündür tek başıma izoleyim. Hergün arkadaşlarımla face time yapıyoruz. Kontrol edebileceklerimi kontrol ediyorum, gerisi kadere kalmış. Sadece yalnız olmak düşüncesi biraz koydu. Ya tüm hayatımı böyle yalnız geçirirsem düşüncesi bazen moral bozuyor. Ama yine de sakinliğime çok şaşırıyorum. İçimde patlamaya hazır bir bomba var da ben mi farkında değilim.
Stresle baş edebilme şekli , kişisel faktörlere bağlıdır. Kişinin stres kaynağını nasıl algıladığı, nasıl anlamlandırıp tepki verdiği, insandan insana farklılık gösterir. Bazı kişiler, sakin kalıp yapılması gerekeni soğukkanlılıkla yerine getirebilirken bazılarında kaçınma, diğerlerinde öfkelenme ve isyan etme, kimisinde ise ne yapacağını bilememe, donakalma ve erteleme gibi tepkiler görülebilir.
Yukarıda dünya ,insanlarından gelen yorumlarda tüm bu tepkilerin varlığını, duygularının bedenlerinde nasıl vuku bulduğunu fark edebiliyoruz. Yeni tip koronavirüs Covid-19 söz konusu olduğunda insanlık coğrafya ve kültürel algılardan bağımsız aynı duygusal ve bedensel tepkileri veriyor. Benzer düşünüyor.
Ve ..Kontrol edemeyeceğimiz tüm gelişmeler içinde kontrol edebileceklerimize odaklanmamız bizi duygusal anlamda çok daha sağlıklı tutuyor.
Uzm. Psk.Şölen İNCE